MİB Başkanı Emre Gencer: “Mevcut teşvik sistemimizin yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var”
MİB Başkanı S. Emre Gencer, sektörün ihracat pazarlarını çeşitlendirme noktasında önemli bir atılım içerisinde olduğunu belirterek, mevcut teşvik sisteminin “orta ve büyük ölçekli işletme” ağırlıklı bir yapıya dönüşümünü hızlandıracak bir anlayışla yeniden düzenlenmesine ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
1990 yılından beri tüm makine sektöründe yerli makine üreticilerinin çıkarlarını gözetmek ve yerli makine üretimini desteklemek amacıyla faaliyetlerini sürdüren Makina İmalatçıları Birliği (MİB), sektörün ülkemizde ve dünyada gelişimine katkı sağlayan organizasyonlara destek olmayı sürdürüyor.
“İmalat sanayinin dijital dönüşümünü hızlandırmamız gerekiyor”
MİB Başkanı S. Emre Gencer, “Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına girerken, sektörümüzün yüksek teknolojili ürün grubuna geçişi için gerekli dijital dönüşümün hızla yapılmasını zorunlu kılan yeni ve zorlu bir süreç var. Dijital dönüşümde, her şeyden önce Avrupa pazarında halen rekabet içerisinde olduğumuz eski Doğu Avrupa ülkelerinin gerisinde kalmamalıyız. Gelişmiş ülkelerin tamamı devasa bütçelerle verimliliği, üretkenliği ve rekabetçiliği artırmak amacıyla imalat sanayinin tüm sektörlerinde dijitalleşmeyi teşvik ediyor. Bizim de ülke olarak imalat sanayinin dijital dönüşümünü, büyük kaynaklar tahsis ederek hızlandırmamız gerekiyor. Bununla beraber, imalat sanayimizin hızla dönüşümünü sağlamamız gereken ikinci temel alan da Yeşil Avrupa Mutabakatı düzenlemelerine uyumdur. Bu alandaki AB mevzuatı, Avrupa pazarının korunmasına yönelik ticaret politikası önlemleri olarak da değerlendirilmelidir. Bu alanda hızlı hareket etmemiz halinde, Gümrük Birliği Anlaşması ile entegre olduğumuz Avrupa pazarında üçüncü ülkelere karşı önemli avantaj sağlayacağımızı unutmamalıyız” dedi.
“Makine imalat sanayi için diğer bir reform alanı teşvik sistemidir”
“Mevcut teşvik sistemimizin ‘orta ve büyük ölçekli işletme’ ağırlıklı bir yapıya dönüşümünü hızlandıracak bir anlayışla yeniden düzenlenmesine ihtiyaç var” diyen Gencer, “Yeni OVP’de, bu sorunun çözümünü hızlandıracak politika tedbirlerine yer verildiğini memnuniyetle gözlemliyoruz. Yenilenmesini beklediğimiz diğer bir mevzuat da ‘Yerli Malı’ kullanımının özendirilmesine ilişkin düzenlemedir. Bu yılın sonu itibariyle makine sektöründeki dış ticaret açığımızın 16 milyar dolar seviyesine ulaşmasını bekliyoruz. Enerjiyi dışarda bırakırsak, en büyük ticaret açığını makine sektöründe veriyoruz. Bu açığın yaklaşık 11 milyar dolar tutarındaki bölümü, Çin kaynaklı makine ithalatından oluşmaktadır. Çin, uluslararası ticaret kurallarının arkasından dolaşarak ve çoğu zaman da ihlal ederek ülkemiz iç pazarını bozmaktadır. Bu durumu sürdürmemiz mümkün değildir. Klasik korunma önlemleriyle bu durumu değiştiremeyiz. Hemen harekete geçerek, Türkiye’de üretimi bulunan tüm makine ve teçhizatın Çin’den ithalatına yüksek oranlı İlave Gümrük Vergisi uygulanmalıdır. Bu konudaki talebimizi, MİB olarak Ticaret Bakanlığımıza geçtiğimiz dönemde ilettik. Bu çerçevede ilk aşamada, üyelerimizin taleplerine uygun olarak 12’li GTİP bazında 150 ürün için ilave Gümrük Vergisi getirilmesi talebinde bulunduk. Talep listemizde yer alan makine ve teçhizatın, yıl sonunda yayımlanacak olan 2024 yılı İthalat Rejimi Kararı çalışmalarında dikkate alınmasını bekliyoruz” diye konuştu.
“Yerli Malı Tebliği’nin bir an önce hayata geçirilmesini bekliyoruz”
“Makine dış ticaretimizdeki dengesizliğin giderilmesi için alınması gereken tedbirler arasında; mevcut Yerli Malı Tebliği’nin bugüne kadarki tecrübeler ışığında kötüye kullanımını önleyecek bir yaklaşımla yeniden şekillendirilmesi, ön plana çıkmaktadır” diyen S. Emre Gencer, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın geçtiğimiz yılın sonunda hazırladığı yeni Yerli Malı Tebliği’nin bir an önce hayata geçirilmesinin, bu sorunun çözümünü sağlayacağı kuşkusuzdur. Mevcut mevzuatın saha uygulamalarında Batılı büyük makine üreticileri; kendi ülkelerinde ürettikleri makine ve tesisleri, genelde Türkiye’deki bir atölyede yaptırdıkları küçük ilave ve montaj işlerine dayalı olarak temin ettikleri Yerli Malı belgelerini ibraz ederek, kamu alımlarında yüzde 15 fiyat avantajı sağlayabilmektedirler. Bu mevzuat kapsamında Sanayi Odaları’nca düzenlenen kapasite raporlarının, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uzmanlarınca denetlenmesine imkân verecek yeni bir düzenlemenin yapılması en temel beklentimizdir. Buna ilave olarak Kamu İhale Kanunu ve istisnaları ile kamu-özel sektör iş birliği projelerinde yerli malı makine kullanımını ön plana çıkaran yeni düzenlemeler yapılmasını da gerekli görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“2023 Sonu ihracatı 28 milyar dolar seviyesinde”
Makine sektörünün son yıllarda pandeminin neden olduğu kapanmalar, Rusya-Ukrayna savaşı ve büyük deprem felaketinin ortaya çıkardığı tahribat ve sorunlara rağmen ihracata dayalı büyümeye devam ettiğini söyleyen Gencer, “Dünya ticaretinde yaşanan ve halen devam eden yavaşlamaya rağmen, bu yıl sonu itibariyle 28 milyar dolara yakın bir ihracat rakamına ulaşacağımızı tahmin ediyoruz. Ancak iç ve dış pazar koşulları, gelecek yılın sektörümüz açısından zor geçeceğine işaret etmektedir. Açık ara en büyük pazarımız Almanya ekonomisinin, bu yıl yüzde bire yakın daralması beklenmektedir. Diğer büyük AB Ülkeleri ekonomileri için de durumun çok farklı olmadığını söyleyebiliriz. Tüm bu gelişmelerin bilincinde olarak ihracat pazarlarımızı çeşitlendirmek için her zamankinden daha fazla çaba gösteriyoruz. Son dönemde Rusya, Ukrayna, Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkeleri pazarlarında, önemli mesafe kaydettik.
Bu ülkelere yönelik ihracatımızda yeni bir atak yapabilmemiz için daha güçlü bir ihracat finansman desteğine ihtiyaç duyuyoruz. Tüm bu ülkelerde, Çin ve Batılı ülkelerin uzun vadeli ve düşük faizli ihracat kredileri ile desteklenen firmalarına karşı rekabette zorlanıyoruz. Her vesileyle gündeme getirdiğimiz gibi makine ihracatında küresel ölçekte önde gelen ülkeler arasında yer almayı hedefliyoruz. Bunu başarabilmemizin yolu, dış satışlarımızı Batılı ihracat kredi kuruluşları ile rekabet edebilecek koşullarda ihracat kredileri ile desteklemekten geçmektedir. Merkez Bankamızın geçtiğimiz ay reeskont kredilerinde günlük limiti yüzde yüz artırması ve bu krediye uygulanan iskonto oranını geçtiğimiz hafta yapılan bir düzenleme ile azami yüzde 26 ile sabit tutması son derece olumlu gelişmelerdir. Daha da sevindirici olanı, Merkez Bankamızın geçtiğimiz hafta yeni Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi Programı için üç yıl süreyle her yıl 100 milyar Türk lirası limit tahsis etmesi ve uzun vadeli bu kredinin faizinin alt ve üst sınırlarını yüzde 15 ve yüzde 30 olarak sabitlemiş olmasıdır. Türk Eximbank’ın da benzer bir anlayışla sektörümüze, Batılı ihracat kredi kuruluşları ile rekabet edebilecek koşullarda ihracat kredisi sağlamaya başlamasını bekliyoruz” şeklinde konuştu.
“Özkaynak finansmanına her zamankinden daha fazla ihtiyaç var”
Emre Gencer son olarak, finansman konusunda KDV iadelerinin gecikmesi sorunundan da bahsederken, “Kredi faizlerin hızla yükseldiği bu dönemde özkaynak finansmanına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. KDV alacaklarımızın, özellikle aylık enflasyonun çok yüksek seyrettiği bu dönemde kabul edilebilir sürelerde ödenmesi bizleri rahatlatacaktır.” ifadelerini kullandı.